Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
- We'll have to postpone the game.
Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık.
- We had to postpone the game due to rain.
Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.
- We should probably postpone the competition.
Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.
- I don't know why the meeting was postponed.
Yağmur bir piknik ertelemesi gerektirdi.
- The rain necessitated a postponement of the picnic.
Tom ve Mary bir hafta süreyle partiyi erteleme kararı aldı.
- Tom and Mary agreed to postpone the party for a week.