Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
- We'll have to postpone the game.
Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
- I had to postpone my appointment.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.
- I don't know why the meeting was postponed.
Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.
- We should probably postpone the competition.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.