Facebook'ta özel fotograflar ilan etmeyi durdurmalısın.
- You need to stop posting private photos on Facebook.
Mektubu postalamak için postaneye gitti.
- He went to the post office to mail the letter.
Tom bir mektup postalamak için postaneye gitti.
- Tom went to the post office to mail a letter.
Oğluma mektupları postalattım.
- I got my son to post the letters.
Evimin önünde bir postane var.
- There is a post office in front of my house.
Doğum doktorluğu, gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemle ilgilenir.
- Obstetrics deals with pregnancy, childbirth, and the postpartum period.
Modern sonrası tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.
- The lack of modern post facilities caused trouble for many shippers.
Bu kitap, ölümünden sonra yayımlandı.
- The book was published posthumously.
Tom savaş sonrası kuşağa aitti.
- Tom belongs to the postwar generation.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Başını bir sütuna çarptı.
- He bumped his head against a post.
Oğluma mektupları postalattım.
- I got my son to post the letters.
Her sabah postacı mektupları dağıtır.
- The postman delivers letters every morning.
Postane kolejden uzak değildir.
- The post office is not far from your college.
Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
- Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
Pazar günü posta hizmeti var mı?
- Is there postal service on Sunday?
Bu ülkede posta hizmeti hızlı değildir.
- The postal service in this country isn't fast.
Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
- It will take her at least two years to be qualified for that post.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Tom işleri her zaman erteliyor.
- Tom is always postponing things.
Biz her zaman işe giderken postaneye yakın yürürüz.
- We always walk by the post office on the way to work.
Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- Please don't forget to post this letter.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please remember to post the letters.
post game - oyun sonarsı.
Doğrudan eve gelme yerine uzun bir yol yürüdüm ve postanenin yanında durdum.
- Instead of coming directly home, I took the long way and stopped by the post office.
Postane, şehrin merkezinde yer almaktadır.
- The post office is located in the center of the town.
Herkesin bildiği gibi Christopher Columbus, Amerika'yı en son keşfeden olduğu için sonraki kuşaklar tarafından onurlandırıldı.
- Christopher Columbus, as everyone knows, is honored by posterity because he was the last to discover America.
Olay bir sonraki duyuruya kadar ertelendi.
- The event has been postponed until further notice.
Mail items posted before 7.00pm within the Central Business District and before 5.00pm outside the Central Business District will be delivered the next working day.
sent via post; parcel post''.
He prided himself on looking neat even when he was riding post.
Since Jim was new to the game, he had to post $4 in order to receive a hand.
Lew reckons he had three options for the cash-cow which was Premier post the Coles sale.
I couldn't figure it out so I posted a question on Usenet.
Post no bills.
Thanks for saving my hide.
- Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
Mary had a little lamb whose fleece was white as snow.
- Mary'nin postu kar gibi beyaz olan küçük bir kuzusu vardı.