Adamın öldürüldüğüne dair bir olasılık var.
- There's a possibility that the man was murdered.
Fabrikayı kapatmak zorunda olmayacağımıza dair bir olasılık var.
- There is a possibility that we won't have to shut down the factory.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
Tom Mary'nin ondan hoşlanmamış olma ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that Mary didn't like him.
Tom, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi.
- Tom has been sentenced to life in prison without the possibility of parole.
... on your legs." Which is by way of asking you to consider the possibility that there are ...
... that success was a possibility. ...