possessing firmness or fixedness; firm; hard; solid

listen to the pronunciation of possessing firmness or fixedness; firm; hard; solid
الإنجليزية - التركية

تعريف possessing firmness or fixedness; firm; hard; solid في الإنجليزية التركية القاموس.

consistent
{s} tutarlı

Sen tutarlı değilsin. - You are not consistent.

O, Slav mitolojisinde Yunan veya Roma mitolojilerindeki gibi böyle tutarlı bir düzen olmadığını söyledi. - He said, that the slavic mythology wasn't such a consistent system like greek or roman mythology.

consistent
{s} istikrarlı

Şirketimiz istikrarlı ücretler için karar verdi. - Our company decided for consistent fees.

consistent
{s} bağıntılı
consistent
{s} kalıcı
consistent
mütemadiyen
consistent
devamlı
consistent
(Gıda) özlü
consistent
sürekli

Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, Japonya'daki yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor. - As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing.

Sami, Leyla ile ilişkisi olduğunu sürekli olarak reddetti. - Sami consistently denied having an affair with Layla.

consistent
uygun
consistent
birbirini tutar
consistent
birbirini tutan
consistent
consistently devamlı olarak
consistent
birbirine uygun
consistent
aralarında mutabakat olan
الإنجليزية - الإنجليزية
consistent
possessing firmness or fixedness; firm; hard; solid
المفضلات