Tom kâsedeki tüm patlamış mısırı yedikten sonra biraz daha patlatmak için mutfağa geri gitti.
- After Tom had eaten all the popcorn in the bowl, he went back into the kitchen to pop some more.
Hey, babalık! Ne yapıyorsun!
- Hey, pops! What are you doing!
Benim en sevdiğim müzik pop müziktir.
- My favorite music is pop music.
Kendimi pop müzikten vazgeçmiş gibi hissediyorum.
- I feel I'm growing out of pop music.
Tom ilk kez sahneye çıkar çıkmaz gençler arasında popüler oldu.
- Tom became popular among teenagers as soon as he made his debut on the screen.
Nüfus patlaması, ciddi bir sorundur
- The population explosion is a serious problem.
Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı.
- Tom took a handful of popcorn from the bowl.
Elektrikli otomobiller gittikçe daha popüler hale gelmektedir.
- Electric cars are becoming more and more popular.
Sivilceleri aynanın önünde patlatmayı bırak.
- Stop popping pimples in front of the mirror.
Sınıfta sakızını patlatmamalısın.
- You shouldn't pop your bubble gum in class.
Hey, babalık! Ne yapıyorsun!
- Hey, pops! What are you doing!
On binlerce insan soğuk ve yağmura rağmen Paskalya kutlamasında Papa Francis ile Dindar Kütleye katılmak için pazar sabahı Aziz Petrus Meydanında toplandı.
- Tens of thousands of people gathered in Saint Peter's Square on Sunday morning, despite the cold and the rain, to take part in Solemn Mass with Pope Francis in celebration of Easter.
Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
- Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
Genç insanlar popüler müzikten hoşlanır.
- Young people like popular music.
Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
- In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.
- Handball is a very popular sport in Denmark.
Seni seviyorum, Dan. Sadece iki haftadır buradasın ve şimdiden popülersin.
- I love you, Dan. You've been here just two weeks and you're already popular.
Gazlı su Amerika'da çok popüler değil.
- Fizzy water isn't very popular in America.
En popüler yazarlarından biri bırakınca gazete okuyucu kaybetmeye başladı.
- The newspaper began to lose readers when it dispensed with one of its most popular writers.
Sami, Leyla'nın nasıl olduğunu görmek için ansızın girdi.
- Sami popped in to see how Layla was doing.
As to the tall, curly-haired man, I suppose it was the one who was with me at the last Pop.
They cost 50 pence a pop.
Go in the store and buy us three pops.
Just pop it in the fridge for now.
We were drinking beer and popping pills — some really strong downers. I could hardly walk and I had no idea what I was saying.
He gave me a pop on the nose.
The tail is the back of the deck; this is the part that enables skaters to pop ollies.