O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.
- He was a very smart lawyer and politician.
Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.
- Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
Tarih hayli siyasallaştırılmış bir konudur.
- History is a highly politicized subject.
Feministler tüm cinsiyetlerin siyasal, sosyal ve ekonomik eşitliğine inanırlar.
- Feminists believe in the political, social, and economic equality of all genders.
Onun politikaya ilgisi yok.
- He has no interest in politics.
Ülkemin politikasını anlamayı deniyorum.
- I am trying to understand the politics of my country.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
- Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
- Lincoln greeted his former political rival.
Are you concerned with politics?
- Are you interested in politics?
Tom isn't interested in politics.
- Tom is not interested in politics.