Affedersiniz, burası hangi yerdir.
- Pardon me, what place is this?
Affedersiniz, ama o benim raketim.
- Pardon me, but that is my racket.
Geç kaldığım için bağışlayın.
- Pardon me for coming late.
Afedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
- Pardon me, do you speak English?
Afedersiniz, bu alanda bir ATM var mı?
- Pardon me, is there an ATM in this area?
Pardon me, I didn't hear you.