O bir fabrikada çalışıyor.
- He works in a factory.
Babam bir fabrika için çalışmaktadır.
- My father works for a factory.
Bu kitap şairin en iyi çalışmalarından biridir.
- This book is one of the poet's best works.
Onun çalışmalarından hiçbirini görmedim.
- I have seen neither of his works.
Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir.
- This book is one of the poet's best works.
Şekspir'in tüm eserlerine sahibim.
- I have the complete works of Shakespeare.
Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.
- The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.
O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor.
- He works for a plumbing company.
Atölyesinde bir tablo yapıyor.
- He's making a table in his workshop.
Ben atölyede çalışıyorum.
- I am working at the workshop.
Ben işlerin kontrolünü aldım.
- I got control of the works.
Birisi işleri baltaladı.
- Someone's put a spanner in the works.
Atölyesinde bir tablo yapıyor.
- He's making a table in his workshop.
Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor.
- Tom works out in a gym near his house.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
O, eniyi bu işi yapar.
- He works best at this job.