plural of thing

listen to the pronunciation of plural of thing
الإنجليزية - التركية

تعريف plural of thing في الإنجليزية التركية القاموس.

things
{i} eşyalar

Bunlar senin eşyaların mı? - Are these your things?

Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın. - Please leave my things as they are.

things
{i} işler

Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş. - I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.

İşler planlandığı gibi gitmedi. - Things did not go as intended.

things
{i} palto
things
{i} giysiler

Büyük annem giysiler örmeyi seviyor. - My grandmother likes to weave things.

things
olaylar

Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış. - Try to see things as they really are.

Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor. - We must not get angry at things: they don't care at all.

things
{i} şapka
things
ortalık

Ortalık vahşileşmek üzere. - Things are about to get wild.

things
koşullar

Koşullar hızla değişiyor. - Things are changing fast.

O, koşulları çok açık bir biçimde açıklar. - He explains things in a very clear way.

things
ilişkiler

İlişkiler çirkinleşiyor. - Things are getting ugly.

İlişkiler daha kötü oluyorlar. - Things are getting worse.

things
gidişat

Gidişat çok hızlı değişir. - Things change too quickly.

Tom gittikten sonra buralarda gidişat aynı olmayacak. - Things won't be the same around here after Tom leaves.

things
eşya hukuku
things
vaziyet

Umarım vaziyet çok değişmez. - I hope things don't change too much.

things
durum

Ortak çok şeyimiz var: örneğin hobilerimiz, eğitim durumu. - We have many things in common: hobbies, educational backgrounds, for instance.

Durumu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Tom benim erkek arkadaşım değildir. - I want to make things clear. Tom is NOT my boyfriend.

things
eşya

Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum. - I found a box of Tom's things in the closet.

Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al. - Take things a little more seriously.

plural of things
şeyler çoğul
things
şeyler

Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme. - Don't say bad things about others.

Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var. - I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.

things
iş/malzeme/şey
الإنجليزية - الإنجليزية
things
plural of thing

    الواصلة

    plu·ral of thing

    التركية النطق

    plûrıl ıv thîng

    النطق

    /ˈplo͝orəl əv ˈᴛʜəɴɢ/ /ˈplʊrəl əv ˈθɪŋ/
المفضلات