Tom uzun süre çin dominosu oynamadı.
- Tom hasn't played mahjong in ages.
Uzun süredir seni görmedim.
- I haven't seen you for ages.
Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
- This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
Son karşılaştığımızdan beri oldukça uzun zaman oldu.
- It's been quite ages since we last met.
İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.
- The ages of the two children put together was equivalent to that of their father.
25 ve 54 yaşları arasındaki erkekler ve kadınlar en stresli yaşamlara sahiptir.
- Men and women between the ages of 25 and 54 have the most stressful lives.