Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.
- I don't have enough space to store these boxes.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Biz samanı samanlıkta depoladık.
- We stored the hay in the barn.
Mağaza ne zaman açılıyor?
- What time does the store open?
Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
- My mother bought some apples at a fruit store.
Kızım dükkândan süt alıyor.
- My daughter is buying milk from the store.
Oyuncak dükkânı kapandı.
- The toy store is closed.
Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir.
- A camel can store a large amount of fat in the hump on its back.
Hâlâ Tom'un garajında depolanmış şeylerim var.
- I still have things stored in Tom's garage.
Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
- I have to fill in for Tom at the store.