Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.
- My father's company is on the verge of bankruptcy.
Bu iflasımızı sunmak zorunda olduğumuz anlamına mı geliyor?
- Does this mean that we have to file bankruptcy?
Seninle gitmek istiyorum ama beş parasızım.
- I'd like to go with you, but I'm broke.
Tom ve Mary beş parasız.
- Tom and Mary are broke.
Tom ayın sonuna kadar her zaman züğürt.
- Tom is always broke by the end of the month.
O ayın sonunda her zaman züğürttür.
- He's always broke at the end of the month.
Seninle gitmek istiyorum fakat meteliksizim.
- I want to go with you, but I'm broke.
Meteliksiz olduğunu düşündüm.
- I thought you were broke.
Düşen at boynunu kırdı.
- The horse broke its neck when it fell.
Bu pencere kim tarafından kırıldı?
- By whom was this window broken?
I just lost at the races so I'm flat broke.
- Ich habe gerade beim Pferderennen verloren, deshalb bin ich total pleite.