Bu herkes için memnuniyet verici olmalı.
- That should be pleasing to anyone.
Mozart'ın müziği her zaman hoşuma gidiyor.
- The music of Mozart is always pleasing to me.
Hoşa gitme sanatı, aldatma sanatıdır.
- The art of pleasing is the art of deception.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- Some doctors say something to please their patients.
Onu memnun etmek zor.
- She's hard to please.
Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
- Please tell me where you will live.
Lütfen çok hızlı konuşma.
- Please don't speak so fast.
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
- He is rather hard to please.
Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
- Please don't smoke cigarettes no matter what.
Her presentation pleased the executives.
May I help you? —Please.
Oh, please, do we have to hear that again?.
Just do as you please.
Could you tell me the time, please?.