Bu herkes için memnuniyet verici olmalı.
- That should be pleasing to anyone.
Parktaki yeşil yapraklar göze hoş geliyor.
- Green leaves in a park are pleasing to the eye.
Hoşa gitme sanatı, aldatma sanatıdır.
- The art of pleasing is the art of deception.
Onu memnun etmek zor.
- It's hard to please him.
Onu memnun etmek zordur.
- He is hard to please.
Lütfen çok hızlı konuşma.
- Please don't speak so fast.
Lütfen beni otel güvenliğine götürün.
- Please get me hotel security.
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
- He is rather hard to please.
Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
- Please don't smoke cigarettes no matter what.
Her presentation pleased the executives.
May I help you? —Please.
Oh, please, do we have to hear that again?.
Just do as you please.
Could you tell me the time, please?.