Mary bugün çok şirin görünüyor.
- Mary looks pretty today.
Beşikteki bebek çok şirindir.
- The baby in the cradle is very pretty.
Birçok kızlar sevimli olduklarını düşünürler.
- Most girls think that they are pretty.
Şüphesiz sevimli, ama güzel değil.
- She is no doubt pretty, but she isn't beautiful.
O oldukça güzel söyledi.
- She sang pretty well.
Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır.
- This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.
Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin.
- Tom is pretty sure everything will go well.
O oldukça iyi bir fikir.
- That's a pretty good idea.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.
- I'm pretty sure Tom doesn't believe us.
Jane çok güzel ve nazik.
- Jane is very pretty and kind.
İngilizce çok zor, değil mi?
- English is pretty hard, isn't it?
To escape a violent beating from sailors to whom he has sold a non-functioning car, Jerry takes his stepfamily for a holiday in a trailer park miles away, where, miraculously, young Nick meets a very pretty young woman called Sheeni, played by Portia Doubleday.