Bu herkes için memnuniyet verici olmalı.
- That should be pleasing to anyone.
Onu memnun etmek zor.
- It's hard to please him.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- Some doctors say something to please their patients.
Erkek kardeşim sınav sonucundan çok memnundu.
- My brother was very pleased with the examination result.
Bu ayakkabılardan memnunum.
- I'm pleased with these shoes.
Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
- Please tell me where you will live.
Kapıyı kapatın, lütfen.
- Close the door, please.
Adam kendini savunmak için yalvardı.
- The man pleaded self-defence.
Savunma avukatı karardan memnundu.
- The defense attorney was pleased by the verdict.
Oyun izleyiciyi memnun etti.
- The play pleased the audience.
Seni memnun ettim, değil mi?
- I pleased you, right?
Tom keyifli görünmüyordu.
- Tom didn't look pleased.
Tom çok keyifli olacak.
- Tom will be so pleased.
Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
- I'm glad you're pleased.
Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.
- I thought you'd be pleased.
Davalı lütfen ayağa kalkın.
- The defendant will please rise.
Ne ima ettiğini bildiğimden emin değilim. Lütfen mümkünse onu farklı biçimde ifade et.
- I'm not sure I know what you're getting at. Please express it differently if you can.
İstediğiniz gibi kendinizi ifade edin.
- Express yourself as you please!
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
- He is rather hard to please.
Davranışından memnun olmaktan uzağım.
- I am far from pleased with your behavior.
Lütfen ona beni aramasını rica edin.
- Please ask him to call me.
Lütfen 2.30'dan önce Tom'un beni aramasını rica et.
- Please ask Tom to call me before 2:30.
Lütfen özürümüzü kabul edin.
- Please accept our apologies.
Lütfen Tom'a özürlerimi ilet.
- Please give Tom my apologies.
Benim bahanelerimi duymazdan geliyordu.
- He was deaf to my pleas.
Lütfen yazılı talep doldurun.
- Please file a written request.
Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
- Please don't smoke cigarettes no matter what.
Bu şarap damağa hoş geliyor.
- This wine is pleasing to the palate.
Parktaki yeşil yapraklar göze hoş geliyor.
- Green leaves in a park are pleasing to the eye.
Can we this quote? The Supreme Judicial Court shall have cognizance of pleas real, personal, and mixed. --Laws of Massachusetts.
a plea for mercy.
Her presentation pleased the executives.
May I help you? —Please.
Oh, please, do we have to hear that again?.
Just do as you please.
Could you tell me the time, please?.