Tom okul bahçesinde bayıldı.
- Tom fainted on the school playground.
Oynamak için lütfen okul bahçesine gidin.
- Please go to the playground to play.
Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
- The playground is divided into three areas by white lines.
Eğer bazı yeni oyun alanı ekipmanı alabilirsek güzel olur.
- It would be nice if we could get some new playground equipment.
The exclusive tropical island was a millionaire's playground.
The city park playgrounds offer various slides, tubes and swings.