player positioned at the front of the offensive line (sports)

listen to the pronunciation of player positioned at the front of the offensive line (sports)
الإنجليزية - التركية

تعريف player positioned at the front of the offensive line (sports) في الإنجليزية التركية القاموس.

forward
forwarder sevkeden firma
forward
{f} ilerletmek
forward
{f} gönder

Lütfen incelemesi için belgeyi idari ofise gönderin. - Please forward the document to the administrative office for review.

Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu. - Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.

forward
gelişmiş
forward
ileriye

Jessie küçük eşeği ileriye doğru sürdü. - Jessie urged the little donkey forward.

Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır? - Why is it easier to park the car backwards than forwards?

forward
{f} yeni adrese yollamak
forward
şımarık
forward
ön

O, öne doğru bir adım attı. - He took a step forward.

Eğer en iyi ayağınızı öne koyarsanız, başarılı olursunuz. - If you put your best foot forward, you will succeed.

forward
küstah
forward
cüretkâr
forward
{i} forvet

Forvet oyuncusu gol attı. - The forward kicked a goal.

forward
{s} ileride olan, öndeki, ön; ileri
forward
{s} istekli
forward
{s} vadeli
forward
{s} ileriye yönelik

Bu, ileriye yönelik büyük bir adımdır. - This is a big step forward.

forward
{s} fazla ileriye giden
forward
{s} cüretli
forward
(isim) forvet, ileride yer alan kimse
forward
z. ileri doğru, ileri
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} forward
player positioned at the front of the offensive line (sports)
المفضلات