placed or situated under; lying below, or in a lower situation

listen to the pronunciation of placed or situated under; lying below, or in a lower situation
الإنجليزية - التركية

تعريف placed or situated under; lying below, or in a lower situation في الإنجليزية التركية القاموس.

subject
{i} ders

Matematik onun en iyi dersidir. - Mathematics is his best subject.

Fizik benim zayıf dersim. - Physics is my weak subject.

subject
{f} bağımlı kıl
subject
taba
subject
bağlı
subject
olası
subject
{i} özne

Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır. - A sentence normally has a subject and a verb.

Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz? - Are we subjects or objects in this process?

subject
{s} tabi

Her şey doğanın kurallarına tabidir. - Everything is subject to the laws of nature.

Plan onun onayına tabidir. - The plan is subject to his approval.

subject
(Tıp) Tedavi altına alınan şahıs veya hayvan
subject
{f} (birini) (olumsuz bir şeye) maruz bırakmak: Don't subject yourself to this. Kendini buna maruz bırakma
subject
konu özne
subject
öz
subject
{f} etmek
subject
meyilli
subject
(Tıp) Tıp talebelerinin disseksiyon için kulandıkları ceset
subject
{f} maruz bırakmak
subject
itaat ettirmek
subject
{f} çektirmek
subject
{f} (birine) (olumsuz bir şey)
subject
(isim) konu, fail, husus, söz konusu, mevzu, tema, ders, branş, sebep, konu olan şey, özne, uyruk, vatandaş, denek, kobay, kadavra, hastalığa eğilimi olan kimse
subject
{f} mecbur etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
subject
placed or situated under; lying below, or in a lower situation

    الواصلة

    placed or si·tu·a·ted under; ly·ing below, or in a Low·er si·tu·a·tion

    النطق

المفضلات