Tom pastayı altı parçaya böldü.
- Tom cut the pie into six pieces.
Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazınız.
- Please write the answer on this piece of paper.
Kahvaltı için iki tane tost ve üç yumurta yedim.
- I ate three eggs and two pieces of toast for breakfast.
Japon satrancında kaç tane farklı parça var?
- How many different pieces are there in Japanese chess?
Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
- Tom cut his sister a piece of cake.
O, kit'in çok akıllı bir parçasıdır.
- It's a very clever piece of kit.
Bu müzik eseri dört hareketten oluşur.
- This musical piece is composed of four movements.
Baba! Bu güzel sanat eserini nasıl anlayamıyorsun?
- Dad! How can you not understand this beautiful piece of art?
John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
- John helped himself to several pieces of pie without asking.
Her şey iyi giderse, ben günde 2-3 adet yapabilirim.
- If all goes well, I can make 2-3 pieces per day.
John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.
- John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
İşte bir parça şeker.
- Here's a piece of candy.
Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.
- Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there.
O dağa tırmanmak çok oyuncağıydı.
- Climbing that mountain was a piece of cake.
Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.
- I never want to see his face again, so I tore all of his pictures into pieces and burned them.
The announcer is wearing a new piece.
Ugh, my new computer is such a piece. I'm taking it back to the store tomorrow.
I got a piece at lunchtime.
He's packin' a piece!.
She got a piece of the ball ... and it's going foul.
She played two beautiful pieces on the piano.