Onlardan birini seçmek zorundayım.
- I have to pick one of them.
Çadır kurmak için bir yer seçmek zorundayız.
- We have to pick a place to set up the tent.
Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.
- Tom bent down to pick up something off the floor.
Kirazlar toplamak için yeterince olgun mu?
- Are the cherries ripe enough to pick?
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.
- They let me pick a present.
Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
- Jim dropped his pen and bent to pick it up.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
- After I pick some blueberries, I make a tart.
Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.
- Tom dug a hole with a pick and a shovel.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
- Do you usually use a pick when you play the guitar?
O üç yeni mızrap satın aldı.
- She bought three new picks.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.