تعريف pişirmek في التركية الإنجليزية القاموس.
- cook
Tom doesn't feel like cooking.
- Tom'un canı yemek pişirmek istemiyor.
My mother is busy cooking dinner.
- Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- to cook; to irritate the skin; to mature, to ripen; to fire
- to irritate (the skin). pişirip kotarmak to finish up, complete (a job)
- to fire (ceramics, bricks, pottery): to heat-treat (metal)
- to mature, ripen
- to learn (something) well
- mature
- irritate the skin
- scour
- ripen
- roast
- boil
We boil water to cook spaghetti.
- Biz spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
You boil water to cook eggs.
- Yumurtaları pişirmek için suyu kaynatırsın.
- burn
- fırında pişirmek
- bake
- kapağı kapalı ve ağır ateşte pişirmek
- stew
- kendi suyunda pişirmek
- stew
- kısık ateşte pişirmek
- stew
- pişirme
- (Havacılık,Tekstil) firing
- pişirme
- (Teknik,Tekstil) kier boiling
- pişirme
- (Tekstil) burning
- pişirme
- (İnşaat) sintering
- pişirme
- (Tekstil) scouring
- pişirme
- (Tekstil) degumming
- pişirme
- strike
- pişirme
- (Otomotiv) curing
- köri ile pişirmek
- curry
- pişir
- {f} stewing
- pişir
- {f} cook
Mother is busy cooking the dinner.
- Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
Could you cook a skewer for me, please?
- Bana bir şiş pişirir misin, lütfen?
- pişir
- {f} cooking
He likes cooking for his family.
- O,ailesi için yemek pişirmeyi sever.
My mother is busy cooking dinner.
- Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- pişir
- {f} stewed
- pişirme
- {i} baking
Finish baking the pie.
- Pastayı pişirmeyi bitirin.
Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?
- Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?
- pişirme
- {i} stewing
- pişir
- bake
The best cookies I've ever eaten are the ones that your mother baked for me.
- Benim şimdiye kadar yediğim en iyi kurabiyeler annenin benim için pişirmiş olduklarıdır.
Tom admitted that he didn't eat the cake that his girlfriend had baked for him.
- Tom onun kız arkadaşının onun için pişirdiği pastayı yemediğini itiraf etti.
- az pişirmek
- undercook
- az pişirmek
- underdo
- baharatlı ve acılı pişirmek
- devil
- barbekü sosuyla pişirmek
- barbecue
- buharda pişirmek
- to steam
- buğuda pişirmek
- to stew (something) in a covered pot
- dağılana kadar pişirmek
- cook to a rag
- dağılana kadar pişirmek
- cook to rags
- ensesinde boza pişirmek
- to keep a tight rein on
- ensesinde boza pişirmek
- colloq . to press (someone) hard, nag at (someone) to finish a job; to harass
- fazla pişirmek
- overdo
- fazla pişirmek
- cook to a rag
- fazla pişirmek
- cook to rags
- fırında pişirmek
- to bake
- güveçte pişirmek
- jug
- hafif ateşte pişirmek
- coddle
- karıştırıp tekrar pişirmek
- hash
- kazanda pişirmek
- to kier-boil
- kendi suyuyla kısık ateşte pişirmek
- braise
- kiremitte pişirmek
- burn
- kısık ateşte pişirmek
- (Gıda) cook something over a low heat
- makarna pişirmek
- cook pasta
- mangalda pişirmek
- charbroil
- pasta pişirmek
- bake a cake
- pişir
- cooked
Mother has not cooked dinner yet.
- Anne henüz akşam yemeğini pişirmedi.
Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.
- Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.
- pişirme
- cooking; pan boiling, strike; kier boiling
- rafadan pişirmek
- to soft-boil (an egg)
- tavada pişirmek
- pan
- tepesinde boza pişirmek
- to make (someone) very uncomfortable; to crack the whip over (someone's) head; to make it rough for (someone)
- tepesinde boza pişirmek
- (Dilbilim) be on at
- yahni pişirmek
- fricassee
- yağda pişirmek
- scramble
- yumurtayı kabuksuz pişirmek
- poach
- önceden pişirmek
- precook
- ızgarada pişirmek
- grill
- ızgarada pişirmek
- to grill