Bütün vücudum terden yapış yapış. Kendime gelmek için mümkün olduğu kadar çabuk bir banyo almak istiyorum.
- My whole body is sticky with sweat. I want to take a bath as quickly as possible in order to feel refreshed.
Bu yapış yapış bir durum.
- This is a sticky situation.
Tom ısrarlı, değil mi?
- Tom is persistent, isn't he?
Ben çok ısrarlı olabilirim.
- I can be very persistent.
Lastikler çok yapışkan.
- The tires are very sticky.
Bu bant yapışkan değil
- This tape isn't sticky.
Tom çok kalıcı, değil mi?
- Tom is very persistent, isn't he?
Sabırlı ve ısrarcı ol. Bu şeyler zaman alır.
- Be patient and persistent. These things take time.
Tom çok inatçı değildi.
- Tom wasn't very persistent.
İnatçı bir öksürüğüm var.
- I have a persistent cough.
Sen süreklisin, değil mi?
- You're persistent, aren't you?
Burada devamlı bir ağrı var.
- I have a persistent pain here.
Çok zor bir durumda bana yardım etti.
- She helped me in a very sticky situation.
Yazın Japonya sıcak ve aşırı nemli.
- Japan is hot and sticky in summer.
We should make the printing direction sticky so the user doesn't have to keep setting it.
There was a persistent knocking on the door.
She has had a persistent cough for weeks.
... that was running on your computer in an adversarial relationship against, not an advanced persistent ...
... So, first, GCM now supports persistent connections between ...