Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.
- The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window.
Her ikindi, kadın kiliseye dua etmeye giderdi.
- Every afternoon, the woman went to church to pray.
Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
- Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
Dan çok kısa bir süre için Linda'yla flört etti.
- Dan dated Linda for a very short period of time.
Bu öğleden sonra meşgul olacağım.
- I will be busy this afternoon.
Öğleden sonra bir uçuş var mı?
- Is there a flight in the afternoon?