Her ikindi, kadın kiliseye dua etmeye giderdi.
- Every afternoon, the woman went to church to pray.
Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.
- The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window.
O belirsiz bir süre için bir akıl hastanesine gönderildi.
- She was sent to a psychiatric hospital for an indefinite period of time.
Dan çok kısa bir süre için Linda'yla flört etti.
- Dan dated Linda for a very short period of time.
Bu öğleden sonra meşgul olacağım.
- I will be busy this afternoon.
Bu öğleden sonra meşgul olacağım.
- I'll be busy this afternoon.