peremptory; unconditional; unqualified; final; as, an utter refusal or denial

listen to the pronunciation of peremptory; unconditional; unqualified; final; as, an utter refusal or denial
الإنجليزية - التركية

تعريف peremptory; unconditional; unqualified; final; as, an utter refusal or denial في الإنجليزية التركية القاموس.

utter
{s} sapına kadar
utter
atmak (çığlık vb'ni)
utter
su katılmadık
utter
basmak
utter
{f} dile getirmek

Teknoloji hızla değişir demek bilinen gerçeği dile getirmektir. - To say that technology changes rapidly is to utter a truism.

utter
tamamen

O, bana tamamen yabancıdır. - She is an utter stranger to me.

Tom tamamen yiyeceklere saplantılı. Mary'nin onu terkettiğine şaşmamalı. - Tom is utterly obsessed with food. No wonder Mary dumped him!

utter
tam

O, tamamen aşağılanmış hissetti. - He felt utterly humiliated.

Tom tamamen yiyeceklere saplantılı. Mary'nin onu terkettiğine şaşmamalı. - Tom is utterly obsessed with food. No wonder Mary dumped him!

utter
demek

Teknoloji hızla değişir demek bilinen gerçeği dile getirmektir. - To say that technology changes rapidly is to utter a truism.

utter
söylemek
utter
nihai
utter
halis
utter
{s} kesin
utter
son derece
utter
{f} açığa vurmak
utter
{s} tüm
utter
{s} mutlâk

O tam ve mutlak bir zaman kaybıydı. - It was a complete and utter waste of time.

O mutlak bir zaman kaybı. - That's an utter waste of time.

utter
piyasaya sür/söyle
utter
{f} (inilti/ses) çıkarmak
utter
{f} piyasaya sürmek (sahte para vb.)
utter
atmak
الإنجليزية - الإنجليزية
utter
peremptory; unconditional; unqualified; final; as, an utter refusal or denial

    الواصلة

    peremptory; unconditional; unqualified; final; as, an ut·ter re·fus·al or de·ni·al

    النطق

المفضلات