A purple carpet will not go with this red curtain.
- Mor bir halı bu kırmızı perde ile gitmeyecek.
I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement.
- Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.
I can't sing this song in that key.
- Bu şarkıyı o perdede söyleyemem.
It'll be difficult for me to sing this song in that key.
- O perdede bu şarkıyı söylemek benim için zor olacak.
Close the shutters and draw the curtains. There must be as little light as possible.
- Kepenkleri kapatın ve perdeleri çekin. Mümkün olduğu kadar az ışık olmalıdır.
Tom pulled back the drapes.
- Tom perdeleri geri çekti.
The carpet clashes with the drapes.
- Perdelerle halı uyuşmuyor.
There was a curtain which was covering the door.
- Kapıyı örten bir perde vardı.
Tom asked me to help Mary put new frets on her guitar.
- Tom, Mary'nin gitarında yeni perdeler koymasına yardım etmemi istedi.
The actor came out from behind the curtain.
- Aktör perdenin arkasından çıktı.
I didn't care for the third act of the play.
- Oyunun üçüncü perdesinden hoşlanmadım.
He listened to my pitch, so he must be interested.
- O benim perdemi dinledi, bu yüzden o ilgileniyor olmalı.
How beautiful my sewn drapes are.
- Dikili perdelerim ne kadar güzel.
Tom measured the windows for new drapes.
- Tom yeni perdeler için pencereleri ölçtü.