O hâlâ dilin güzelliği için evrimleşmiş algıdan yoksun.
- She still lacks an evolved perception for the beauty of language.
Politika bir algılama sanatıdır.
- Politics is the art of perception.
Belki bu bir algılama sorunudur.
- Maybe it's a question of perception.
Türk toplumunun algılama yeteneği bozuk değildir.
- There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
Altıncı hisse inanıyor musun?
- Do you believe in extrasensory perception?
Sen çok anlayışlı bir adamsın.
- You're a very perceptive person.
Sadece tek bir gerçek ruhani bilgi vardır: ben algıladığımı algılarım.
- There is only one true gnosis: that I percept what I percept.
Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
- I'm afraid my depth perception is very poor.
Yaşamımda dizginleri ele almam için bu gereksiz algılardan kurtulmam lazım.
- I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
The inertia was mind-boggling, and the public perception was that nothing could change.
Sadece tek bir gerçek ruhani bilgi vardır: ben algıladığımı algılarım.
- There is only one true gnosis: that I percept what I percept.
Tom algıları çok güçlü bir adamdır.
- Tom is a very perceptive man.
anorthoscopic-perception phenomenon.
... So is our perception in an asymmetrical conflict of one ...
... not just perception on the service which might be reasonably colored ...