Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
- Although each person follows a different path, our destinations are the same.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
- You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
Kişi başına tur kaç para?
- How much is the tour per person?
Büyük annem başına buyruk birisidir.
- My grandma is a very independent person.
Herhangi bir ülkedeki suçun büyük kısmı 10' lu 20' li yaşlardaki genç erkekler tarafından işlenmektedir.
- A high proportion of crime in any country is perpetrated by young males in their teens and twenties.
Shiritori oyunu senden önceki kişi tarafından konuşulan kelimenin son sesinin alınmasıyla ve sonra bir sonraki kişinin o sesle başlayan bir kelime aramasıyla oynanır.
- The game of shiritori is played by taking the final sound of the word spoken by the person before you, and then the next person looks for a word that begins with that sound.
Sen dışarıdayken Jones adında bir kişi geldi.
- A person named Jones came while you were out.
Tom dün ön ehliyetini aldı, bu yüzden araba sürmeyi pratik yapmak için babası ile birlikte dışarıda.
- Tom got his learner's permit yesterday, so he's out with his father practicing driving.
Tom'un tamamen güvenli olacağına sizi temin ederim.
- I assure you Tom will be perfectly safe.
Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum.
- I can understand your position perfectly.
Mary mükemmel şekilde manikürlü tırnaklarını saçının içinden geçirdi.
- Mary ran her perfectly manicured nails through her hair.
Benim kişisel bakış açıma göre onun fikri doğrudur.
- From my personal point of view, his opinion is right.
Görevini yerine getirmelisin.
- You must perform your duty.
Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
- Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
- I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
Tom Mary'ye su aygırlarının saatte yaklaşık 30 kilometrelik bir hızla koşabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom told Mary that he thought a hippopotamus could run at a speed of about 30 kilometers per hour.
Belirtilen hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.
- Even though the posted speed limit was 55 miles per hour, Tom was driving much faster.
Onun maaşı aylık 250,000 yendir.
- His salary is 250,000 yen per month.
Aylık kira ne kadardır?
- How much is the rent per month?
Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.
- Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
Biz zaman içinde seyahat edebiliriz. Ve biz bunu bir saniyede bir saniyelik inanılmaz bir hızla yapabiliriz.
- We can travel through time. And we do it with an incredible rate of one second per second.
Tom yüzde yüz benimle aynı fikirde.
- Tom agreed with me a hundred per cent.
Tom oyların sadece yüzde birini aldı.
- Tom received only one per cent of the vote.
Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.
- The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago.
Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.
- I charge a flat fee of 2,000 dollars per weekend for my services.
Ülkenizde saat başına ortalama ücret nedir?
- What's the average wage per hour in your country?
Saat başına ne kadar ücret alıyorsunuz?
- How much do you charge per hour?
Bu, haftada iki defadan fazla olur.
- This happens more than two times per week.
O ders haftada bir kez gerçekleşir.
- That class takes place once per week.
I parked my car at the curb per your request.
beats per minute.
The medication is to be administered per orum.
Admission is £10 per person.
The teacher said: What is necessary for success, above all, is perseverance.
- The teacher said: Above all, what is necessary for success is perseverance.
You're the very person I've been looking for.
- You are the very person I have been looking for.
If humans are mortal, and Socrates is a human, then per alia Socrates is mortal.
If, per impossibile, large economic inequalities did not threaten political, legal, and social equality, they would be much less objectionable.
Three per mille.
The law makes drunk driving illegal per se.
Well, that's not correct per se, but the situation is something like that.
You'd better go in person.
- You had better go in person.
You're the last person I expected to see here.
- You are the last person I expected to see here.
You must hand in your homework by Thursday without fail.
- Ev ödevini Perşembeye kadar mutlaka teslim etmelisin.
Mother has been sick since last Thursday.
- Anne geçen Perşembeden beri hastadır.
You must hand in your homework by Thursday without fail.
- Ev ödevini Perşembeye kadar mutlaka teslim etmelisin.
I'll do my best, but I'll not be able to finish it before Thursday at best.
- Ben elimden geleni yapacağım, ama en iyi ihtimalle Perşembeden önce onu bitirebilmem mümkün olmaz.
... >>Lady Gaga: It was actually per my father's request. ...
... So on average, we have about 50 stress responses per day. ...