He told me to leave the window open.
- Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.
The room has two windows.
- Odada 2 tane pencere var.
That boy often breaks our windows with a ball.
- Şu çocuk sık sık bir top ile pencerelerimizi kırıyor.
My living room has wide windows.
- Oturma odamda geniş pencereler var.
Tom looked out the window at the ship that was coming into port.
- Tom pencereden limana gelen gemiye baktı.
Tom broke the window pane.
- Tom pencere camını kırdı.
The rain beats against the window pane.
- Yağmur pencere camına vuruyor.
It was this boy that broke the windowpane.
- Pencere camını kıran bu çocuktu.
A pretty robin landed on my room's windowsill.
- Güzel bir kızılgerdan benim odamın pencere eşiğine indi.
Where are the book and pencil? The book's on the table, and the pencil's on the windowsill.
- Kitap ve kalem nerede? Kitap masanın üzerinde, kalemse pencere kenarında.
A large bird landed on the windowsill.
- Büyük bir kuş pencere kenarına indi.
Tom moved away from the ledge.
- Tom pencere pervazından uzaklaştı.
That boy often breaks our windows with a ball.
- Şu çocuk sık sık bir top ile pencerelerimizi kırıyor.
These windows look to the south.
- Bu pencereler güneye bakıyorlar.
Sıcak yüzünden cam açık yattım.
- Sıcaktan dolayı pencerelerden birini açık bırakıp da uyudum.
Bu camı kim kırdı bilmek istiyorum.
- Pencereyi kimin kırdığını bilmek istiyorum.