Tom can't remember where he bought his pink socks.
- Tom pembe çoraplarını nerede aldığını hatırlayamıyor.
She painted the wall pink.
- O, duvarı pembe boyadı.
Pink roses are beautiful.
- Pembe güller güzeldir.
She looks at the world through rose-colored glasses.
- Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
She looks at the world through rose-colored glasses.
- Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
The color is purple rather than pink.
- Renk pembeden ziyade mordur.
The color is purple rather than pink.
- Renk pembeden daha çok mor.
The tall man wore a pink carnation in his lapel.
- Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
I'm addicted to soap operas.
- Pembe dizi bağımlısıyım.
My life is a soap opera.
- Hayatım bir pembe dizidir.