pekçok

listen to the pronunciation of pekçok
التركية - الإنجليزية
so many
Great in number; very numerous; a large number of

I am honored and humbled to stand here, where so many of America's leaders have come before me, and so many will follow.

A certain number of

But the fact of the matter is, there's only so many people we can take, it's time to take Canada over there.

pek çok
very much

We didn't talk very much. - Biz pek çok konuşmadık.

pek çok
{s} most

If you look from afar, most things will look nice. - Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.

Most schools are closed today. - Bugün pek çok okul kapalı.

pek çok
voluminous
pek çok
a great number of
pek çok
a good number of
pek çok
immense
pek çok
myriad
pek çok
superabundant
pek çok
a spate of
pek çok
(Konuşma Dili) a whole lot of

Tom doesn't have a whole lot of time. - Tom'un pek çok zamanı yoktu.

This doesn't make a whole lot of sense. - Bu pek çok anlam ifade etmiyor.

pek çok
enormously
pek çok
a areal quantity of
pek çok
greatly
pek çok
no end
pek çok
a raft of
pek çok
plenty

We consulted plenty of people. - Pek çok insana danıştık.

That's probably plenty. - O, muhtemelen pek çok.

pek çok
plenty of

There's plenty of stuff left. - Kalan pek çok şey var.

Don't make the same mistake twice. There are plenty of other options. - Aynı hatayı iki kez yapma. Pek çok başka seçenek var.

pek çok
copious
pek çok
a great deal of

I have a great deal of work to do. - Yapacak pek çok işim var.

pek çok
a good deal
pek çok
countless

Countless lives have been lost. - Pek çok hayat kayboldu.

I've been to Boston countless times. - Pek çok kez Boston'a gittim.

pek çok
multitudinous
pek çok
too much

Lots of children in industrialised countries are too fat because they eat too much candy. - Endüstrileşmiş ülkelerdeki pek çok çocuk çok fazla şeker yemesi nedeniyle çok şişman.

pek çok
highly
pek çok
a world of
pek çok
galore
pek çok
a whole of
pek çok
far
pek çok
vast
pek çok
numerous
pek çok
deluge
pek çok
(Konuşma Dili) umpteen
pek çok
horribly
pek çok
far and away
pek çok
a great deal

I have a great deal of work to do. - Yapacak pek çok işim var.

I care a great deal for you. - Ben senin için pek çok dikkat ederim.

pek çok
a great many

A great many tourists visit Kyoto in spring. - Baharda pek çok turist Kyoto'yu ziyaret eder.

Tom has collected a great many butterflies. - Tom pek çok kelebek topladı.

pek çok
out and away
pek çok
1. a great many; quite a few; a lot of. 2. a great deal, very much
pek çok
immensely
pek çok
lavish
pek çok
horrible
pek çok
{i} oodles
pek çok
immeasurable
pek çok
manifold
pek çok
innumerable
pek çok
oodles of
pek çok
raft
pek çok
without stint
pek çok
overmuch
pek çok
{s} mighty
pek çok
most#beautiful
pek çok
{s} numberless
pek çok
a whale of a lot
pek çok
million
pek çok
ungodly
pek çok
infinite

I love you in spite of your many, but so many, infinite mental problems. - Senin pek çok ama pek çok, bitmeyen zihinsel sorunlarına rağmen seni seviyorum.

التركية - التركية

تعريف pekçok في التركية التركية القاموس.

Pek çok
sürü
Pek çok
tümen tümen
Pek çok
(Osmanlı Dönemi) HEZAR
Pek çok
nice nice
Pek çok
oluk oluk
Pek çok
sürü sürü
Pek çok
buram buram
Pek çok
kırk
Pek çok
binlerce
pek çok
Yeterinden fazla, bir hayli
pekçok
المفضلات