Bu gelenek Japonya'ya özgüdür.
- This custom is peculiar to Japan.
Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
- This style of cooking is peculiar to China.
Çocuk hakkında tuhaf bir şey var gibi görünüyor.
- There seems to be something peculiar about the boy.
Tuhaf nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlüdür.
- The surface of the peculiar object is fairly rough.
Her dilin özellikleri vardır.
- Each language has its peculiarities.
Kangaroos are peculiar to Australia.