Sen tuhaf bir kızsın.
- You're a peculiar girl.
Çocuk hakkında tuhaf bir şey var gibi görünüyor.
- There seems to be something peculiar about the boy.
Her dilin özellikleri vardır.
- Each language has its peculiarities.
Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
- This style of cooking is peculiar to China.
Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
- Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
Kangaroos are peculiar to Australia.
It's rather peculiar to see a Kangaroo outside of a zoo in America.