Tom followed behind Mary, carrying two suitcases.
- Tom iki valiz taşıyarak Mary'nin peşinden gitti.
The police are after the man.
- Polis adamın peşinde.
The police are after you.
- Polisler senin peşinde.
She spent her life in pursuit of the truth.
- Hayatını gerçeğin peşinde geçirdi.
Men tire themselves in pursuit of rest.
- İnsanlar kendilerini dinlenme peşinde yorarlar.
People pursue more freedom and equality.
- İnsanlar daha fazla özgürlük ve eşitlik peşinde.
End violence; pursue peace.
- Şiddete son ver; barışın peşinden koş.
Tom could be after your job.
- Tom senin işinin peşinde olabilir.
Tom followed behind Mary.
- Tom Mary'nin peşini bırakmadı.
Tom followed behind Mary, carrying two suitcases.
- Tom iki valiz taşıyarak Mary'nin peşinden gitti.