peşin

listen to the pronunciation of peşin
التركية - الإنجليزية
in advance

You must pay in advance. - Peşin ödemek zorundasın.

You have to pay in advance. - Peşin ödemek zorundasın.

paid in advance, cash, ready; beforehand, in advance; before, earlier önceden
ready
paid in advance
(Ticaret) payable at sight
advance

The plan has been agreed to in advance. - Plan peşinen kabul edildi.

You must pay in advance. - Peşin ödemek zorundasın.

beforehand
lump
spot
peşin para
cash
peşin olarak
beforehand
peşin hükümlü
biassed
peşin olarak
in advance

He borrowed the money in advance. - O peşin olarak ödünç para aldı.

Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show. - Biletler peşin olarak 30 dolar ya da gösteri gününde 35 dolar.

peşin ödeme
cash
peşin ödeme
on the line
peşin ödeme
pre-payment
peşin ödeme
in advance

I'd like you to pay the money in advance. - Parayı peşin ödemeni istiyorum.

You have to pay in advance. - Peşin ödemek zorundasın.

peşin ödemek
pay in advance

They have to pay in advance. - Onlar peşin ödemek zorunda.

You must pay in advance. - Peşin ödemek zorundasın.

peşin almak
to advance
peşin hüküm
preconception
peşin hüküm vermek
preconceive
peşin alışveriş
spot business
peşin alışveriş yapmak
pay one's way
peşin cevap
answer which anticipates a question
peşin fiyat
cash price
peşin fiyatı
spot price
peşin fiyatı
cash price
peşin harcanan
out of pocket
peşin hüküm
bias
peşin hüküm
preconceived opinion
peşin hüküm
prejudice, preconception önyargı
peşin hüküm
early assumption
peşin hüküm
prejudgement
peşin hüküm
prejudice
peşin hüküm
prejudgement [Brit.]
peşin hüküm
prejudgment
peşin hüküm
parti pris
peşin hüküm vermek
give a bias to
peşin hüküm vermek
prejudge
peşin hükümlü
biased
peşin hükümlü
prejudiced
peşin hükümsüz
unprejudiced
peşin indirimi
allowance for cash
peşin olarak
in anticipation
peşin olarak
down
peşin para
ready
peşin para
ready money
peşin para
for cash
peşin para
ready cash
peşin para
the ready
peşin para
cash, ready money, the ready
peşin para
spot cash
peşin para
1. cash, cash on the nail, cash on the barrelhead; money paid down, down payment. 2. money paid in advance, (an) advance payment
peşin para
hard money
peşin para
hard cash
peşin para ile
on the nail
peşin para ile almak
buy outright
peşin para ile alınan şeyler
spot goods
peşin para ile alınan şeyler
spots
peşin para ile yapılan
spot
peşin parayla satın alınan
cash-and-carry
peşin pazarlık arriving at
an agreement concerning a project before said project has actually begun
peşin satış
cash sale
peşin satış mağazası
cash-and-carry
peşin söylemek
tell in advance
peşin söylemek
to tell in advance
peşin yargı
prejudice önyargı
peşin ödeme
cash in advance
peşin ödeme
prepayment
peşin ödeme
cash payment
peşin ödeme
payment by anticipation
peşin ödeme
down payment
peşin ödeme indirimi
cash discount
peşin ödemek
pay down
peşin ödemek
to pay in advance
peşin ödemek
pay cash
peşin ödemek
prepay
peşin ödemek
pay in hard cash
peşin ödemeli
cash price
peşin ödeyerek
cash-and-carry
peşin ödeyerek hemen teslim alma
cash-and-carry
ileride peşin olarak
in advance
navlun peşin ödenmiş
(Ticaret) freight prepaid
sevkiyat anında peşin
(Ticaret) cash on shipment
peşin hüküm
prepossession
peşin ödeme
immediate payment
peşin ödeme
payment in full
peşin ödeme
advance pay
önyargısız, peşin hükümsüz
unbiased, unprejudiced
bedeli peşin
(Ticaret) cash price
nakit peşin ödeme
(Ticaret) net in advance
nakit peşin ödeme
net cash in advance
sari peşin hüküm
(Ticaret) contagious bias
التركية - التركية
Bir alışverişte, alışveriş yaplıdığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı
Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı. Çalışmadan verilen (ücret, aylık)
Daha önce, önceden
Tutarın, ücretin önceden ödenmesi şartı
Çalışmadan verilen (ücret, aylık)
Daha önce, önceden: "Sana peşin haber vereyim ki, onlar kızlarının başkası ile âşıktaşlık yapmasını istemezler."- O. C. Kaygılı
PEŞİN
(Osmanlı Dönemi) Önceden, önce
PEŞİN
(Osmanlı Dönemi) f. Nakdî para
peşin cevap
Sonradan söylenecek bir şeyi önceden bildirme
peşin fikir
Ön yargı, ön düşünce
peşin hüküm
Ön yargı
peşin pazarlık
Sonradan olacağı hatıra gelen şeyler üzerinde önceden konuşup anlaşma
peşin peşin
Önceden benimsenmiş olarak
peşin piyasa
Peşin satışa bağlı alışveriş düzeni
peşin satış
Bedeli peşin alınarak yapılan satış
peşin yargı
bakınız: ön yargı
peşin
المفضلات