Harap bir evde yaşıyorlardı. - They lived in a dilapidated house.
Harap bir evde yaşıyorlardı.
They lived in a dilapidated house.
Olay yeri harap olmuş bir moteldeydi. - The crime scene was in a dilapidated motel.
Olay yeri harap olmuş bir moteldeydi.
The crime scene was in a dilapidated motel.