Sınavı geçmek için şanslıydı.
- She was fortunate to pass the exam.
Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.
- I studied hard in order to pass the examination.
Bu yasayı geçirmek zorundayız.
- We have to pass this legislation.
Zaman geçirmek için birbirleri ile sohbet ettiler.
- They chatted with each other to pass the time.
Solda gizli bir geçit var.
- There's a secret passage on the left.
Gizli bir geçit bulduk.
- We discovered a secret passageway.
Oyuna iki geçişim var.
- I have two passes to the game.
Bütün ev oyunları için sezonluk geçiş aldım.
- I got a season's pass to all the home games.
Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.
- Tom stepped aside to allow Mary to pass.
Adamların geçmesine izin vermek için kenara çekildim.
- I stepped aside to let the men pass.
Bir devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi bir zengin kişinin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır.
- It is easier for a camel to pass through the eye of a needle than for a rich man to enter the kingdom of God.
Onun geçmesi için kenara çekildim.
- I stepped aside for him to pass.
Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek.
- Taro is very likely to pass the university entrance examination.
Tom ilk girişinde sürücü sınavını geçti.
- Tom passed his driving test on his first attempt.
Panama Kanalı'ndan geçtik.
- We passed through the Panama Canal.
Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük.
- This ship is too big to pass through the canal.
Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.
- Fadil was making an effort to share Layla's passions.
Aşağıdaki parça iyi bilinen bir fabldan bir alıntıdır.
- The following passage is a quotation from a well-known fable.
Bu parçayı okuyup Japonca'ya çevir.
- Read this passage and translate it into Japanese.
Paragraf başka hiçbir yoruma izin vermiyor.
- The passage admits of no other interpretation.
Pasajı kelimesi kelimesine çevir.
- Translate the passage word for word.
Kitaptan bir pasajı defterime kopyaladım.
- I copied a passage from the book into my notebook.
Biraz yiyecek alalım. Sen ölmek üzereymiş gibi görünüyorsun.
- Let's get some food. You look like you're about to pass out.
Ölürsem, yatağında huzur içinde ölen büyük babam gibi ölmek isterim. Arabasındaki tüm yolcular gibi çığlık atarak değil.
- When I die, I want to die like my grandfather who died peacefully in his sleep. Not screaming like all the passengers in his car.
Pencere yanı mı yoksa koridorda mı bir yer istersiniz?
- Would you like a place by window or by passage?
Arka koltuktaki yolcularının her ikisinin de boyun yaralanması vardı.
- Both of the passengers in the back seat had neck injuries.
Biz dağ geçişi boyunca pek çok karıncalar gibi süründük.
- We crawled like so many ants along the mountain pass.
O bana ayıların kışı nasıl geçirdiği hususunda bölüm ve ayet verdi.
- He gave me chapter and verse on how bears pass the winter.
Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
- If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
- The person whose name was on the passport was described with words.
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.
Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
- If he studied hard, he could pass the exam.
Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.
- He passed the law examination and set up a law office.
Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
- Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
Onlar gerçekten bunun gelip geçici bir heves olduğunu kabul etmek istemiyor.
- They don't want to admit that it's really a passing fad.
Mülteciyi bir mağaraya götürdük ve fırtınanın geçmesini bekledik.
- We took refuge in a cave and waited for the storm to pass.
Bir devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi bir zengin kişinin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır.
- It is easier for a camel to pass through the eye of a needle than for a rich man to enter the kingdom of God.
O yirmi olarak kabul edildi.
- She could pass for twenty.
O bir üniversite öğrencisi olarak kabul edilmektedir.
- He passes for a college student.
Tom'un vefat ettiğini sana söylemek benim üzücü görevimdir.
- It is my sad duty to tell you that Tom has passed away.
Şarkı söylemek benim tutkumdur.
- Singing is my passion.
Ölmene izin vermeyeceğiz.
- We won't let you pass away.
Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.
- Tom stepped aside to allow Mary to pass.
Yurt dışına seyahat ettiğinizde, genellikle bir pasaporta ihtiyacınız olur.
- When you travel abroad, you usually need a passport.
Pasaportunuzu göstermelisiniz.
- You must show your passport.
Geçiş izni olmadan girmene izin veremem.
- I can't let you enter without a pass.
TV aklınızı pasif durumda tutması bakımından zararlıdır.
- TV is harmful in that it keeps your mind in a passive state.
He passed his examination.
He attempted the examination, but did not expect to pass.
The man kicked his friend out of the house after he made a pass at his wife.
Smith was given a pass after Jones' double.
An estate passes by a certain clause in a deed.
Beauty is a charm, but soon the charm will pass. - John Dryden.
To pass commodiously this life. - John Milton.
Anyone want to trade passes?.
As for these silken-coated slaves, I pass not. - Shakespeare.
pass a house.
Matters have been brought to this pass. - Robert South.
The bill passed the senate.
Try not the pass! the old man said. - Henry Wadsworth Longfellow.
Common speech gives him a worthy pass. - Shakespeare.
Iaquinta passes it coolly into the right-hand corner as Paston dives the other way. - , Rob Smyth, 20 June 2010.
The bill passed both houses of Congress.
The senate passed the law.
This passes, Master Ford. - Shakespeare.
And within three dayes twelve knyghtes passed uppon hem; and they founde Sir Palomydes gylty, and Sir Saphir nat gylty, of the lordis deth.
... the house and whose influence is felt in the architects of the passes and then ...
... The amount of ideas, the amount of cargo that passes through a region, ...