Tom ve Mary beş parasız.
- Tom and Mary are broke.
Seninle gitmek istiyorum ama beş parasızım.
- I'd like to go with you, but I'm broke.
O ayın sonunda her zaman züğürttür.
- He's always broke at the end of the month.
Tom ayın sonuna kadar her zaman züğürt.
- Tom is always broke by the end of the month.
O, bozuk bir kamera buldu.
- He found a broken camera.
Benim masa saati bozuk gibi görünüyor.
- My clock seems to be broken.
Meteliksiz olduğunu düşündüm.
- I thought you were broke.
Seninle gitmek istiyorum fakat meteliksizim.
- I want to go with you, but I'm broke.
Bu pencere bir aydır kırıktır.
- This window has been broken for a month.
Kayak yaparken bacağını kırdı.
- He broke his leg skiing.