pasaj

listen to the pronunciation of pasaj
التركية - الإنجليزية
passage

The teacher read a passage from the Bible to the class. - Öğretmen sınıfa İncil'den bir pasaj okudu.

I copied a passage from the book into my notebook. - Kitaptan bir pasajı defterime kopyaladım.

arcade, precinct; passage
passageway
passage (from a piece of writing)
covered shopping arcade; (pedestrian) passageway lined with shops
alley
arcade
gangway
{i} excerpt
precinct
pore
run
pass

I copied a passage from the book into my notebook. - Kitaptan bir pasajı defterime kopyaladım.

He read a passage from Shakespeare. - Shakespeare'den bir pasaj okudu.

(Mimarlık) shopping arcade
pasajlar
excerpts
normal pasaj
locus classicus
التركية - التركية
(Hukuk) Bölüm; parça; içinden yayaların geçtiği ve iki tarafında dükkanların bulunduğu yer
Bir yazıdan, bir eserden alınan bölüm, parça: "Roman veya hikâyede güzel pasajlar hâlinde bizi sürükleyecek bu şiir ne yazık ki, bir hikâye içinde değil!"- S. F. Abasıyanık
İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı: "Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu."- R. H. Karay
İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı
Bir yazıdan, bir eserden alınan bölüm, parça
pasaj
المفضلات