Boşanma genellikle acı bir ayrılıktır.
- Divorce is generally a painful parting.
Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
- This factory manufactures automobile parts.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
- In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Onların tarafında bir hataydı.
- It was a mistake on their part.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
- Tom admitted that it was partially his fault.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
- I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.
- In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection.
Güneş tutulmaları tam ya da bölümlü olabilir.
- Lunar eclipses can be total or partial.
Tom Boston'un o kısmında asla bulunmadı.
- Tom had never been in that part of Boston before.
Tyler, William Henry Harrison gibi Virginia'nın aynı kısmında doğdu ve büyüdü.
- Tyler was born and grew up in the same part of Virginia as William Henry Harrison.
O, parti için giyindi.
- She dressed up for the party.
Partiye davet edilmedik.
- We were not invited to the party.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
- No one was in a hurry to leave the party.
O, evinden ayrılmak istemedi.
- He didn't want to part with his house.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
- Who was at the party beside Jack and Mary?
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
- Tom budgeted three hundred dollars for the party.
Onun işi sadece kısmi bir başarıydı.
- His business was only a partial success.
Tom'un kısmi-zamanlı işi pizza teslimatıydı.
- Tom's part-time job is delivering pizzas.
Vücudunuzun başka herhangi bir yerinde ağrı hissediyor musunuz?
- Do you feel pain in any other part of your body?
Tom'un partisinde biraz rahatsız hissettim.
- I felt a bit uncomfortable at Tom's party.
Tom bir denizci rolü oynadı.
- Tom acted the part of a sailor.
TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.
- TV plays an important part in everyday life.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.
- Tom, Mary and John shared the cost of the party.
Tom bir araba fabrikasında yedek parça yapıyor.
- Tom is making spare parts in a car factory.
Yedek parçaları birer birer inceledi.
- He examined the spare parts one after another.
Şehrin batı kesiminde yaşar.
- He lives in the western part of town.
Evim şehrin kuzey kesiminde.
- My house is in the northern part of the city.
Partiye gelen herkes yiyecek ve içeceğe kendi katkılarını getirmeliler.
- Everyone coming to the party must bring their own contribution to the food and drink.
Onun mücevher kutusunu elden çıkarmak zorunda kaldı.
- She had to part with her jewelry box.
O kürk ceketini elden çıkarmak zorundaydı.
- She had to part with her fur coat.
Bir hırsızlar çetesi bu semtte çalışır.
- A gang of thieves works these parts.
Gold Coast Deputy Mayor David Power took a parting shot at the Crime and Misconduct Commission and his council enemies as he announced his bombshell resignation today.
The parts of a chainsaw include the chain, engine, and handle.
I run the canoe into a deep dent in the bank that I knowed about; I had to part the willow branches to get in; and when I made fast nobody could a seen the canoe from the outside.
Hepaticology, outside the temperate parts of the Northern Hemisphere, still lies deep in the shadow cast by that ultimate closet taxonomist, Franz Stephani—a ghost whose shadow falls over us all.
I want my part of the bounty.
Fred was part owner of the car.
The first violin part in this concerto is very challenging.
We cannot make a plodding and sensible community—a Holland or a Pennsylvania—out of a national personality which, whether by harsh circumstance or native tendency, is now part genius, part fanatic, and part hard-headed materialist.”.
The part of his hair was slightly to the left.
He left three sonnes, his famous progeny, / Borne of faire Inogene of Italy; / Mongst whom he parted his imperiall state .
to do one’s part.
the Faery knight / Besought that Damzell suffer him depart, / And yield him readie passage to that other part.
Please turn to Part I, Chapter 2.
The mixture comprises one part sodium hydroxide and ten parts water.