part; side; behalf — wyclif

listen to the pronunciation of part; side; behalf — wyclif
الإنجليزية - التركية

تعريف part; side; behalf — wyclif في الإنجليزية التركية القاموس.

half
ara

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı. - It took me an hour and a half to get there by car.

Yaklaşık bir saat önce Tom aradı. - Tom called about half an hour ago.

half
(pul/içecek/bilet/vb.) yarım
half
buçuk

Saat altı buçukta döneceğim. - I'll return at half past six.

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı. - It took me an hour and a half to get there by car.

half
yarı

Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. - He began his meal by drinking half a glass of ale.

Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor. - The dictionary contains about half a million words.

half
{i} yarım

Yarım düzine yumurta aldım. - I bought half a dozen eggs.

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait half an hour.

half
yarımhalf brother üvey erkek karde
half
yarı yarıya

Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü. - The price of this book has been reduced by half.

Tom'un dans etmeye başlayacağını yarı yarıya umuyordum. - I half expected Tom to start dancing.

half
kısmen

Tom sadece kısmen şaka yapıyordu. - Tom was only half joking.

half
{i} yarım, yarı: Two halves make a whole. İki yarım bir bütün eder. half an apple yarım elma. Half the students have come
half
yarım buçuk yarı
half
{i} devre

Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir. - This car can deactivate half of its engine's cylinders.

half
{ç} halves (hävz)
half
(zarf) yarı, yarı yarıya, hemen hemen, neredeyse
half
{i} yarı saha
half
hemen hemen
الإنجليزية - الإنجليزية
half

The four halves of the house.

Part; side; behalf
half
part; side; behalf — wyclif
المفضلات