That blue-white shining star is Sirius.
- O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
The child talked with his eyes shining.
- Çocuk parlayan gözlerle konuştu.
The sun shone brightly.
- Güneş parlak bir şekilde parladı.
The stars shone all the time.
- Yıldızlar her zaman parladı.
Susan shined your father's shoes.
- Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
Give my shoes a good shine.
- Ayakkabılarımı iyice parlat.
Her eyes sparkled like diamonds.
- Onun gözleri elmas gibi parladı.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
- Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
That blue-white shining star is Sirius.
- O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
The moon is shining brightly tonight.
- Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.
The logs flamed brightly.
- Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.