Today is our day to shine.
- Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
After the death of Caesar, a comet shone for seven days.
- Sezar'ın ölümünden sonra, bir kuyruklu yıldız yedi gün boyunca parladı.
The stars shone in the sky.
- Yıldızlar gökyüzünde parladı.
Tom asked me to polish his shoes.
- Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
There's no way to polish a hedgehog.
- Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
Give my shoes a good shine.
- Ayakkabılarımı iyice parlat.
She had her shoes shined.
- O, ayakkabılarını parlattı.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
- Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
Her eyes sparkled like diamonds.
- Onun gözleri elmas gibi parladı.
The moon is shining brightly tonight.
- Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.
That blue-white shining star is Sirius.
- O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
Today is our day to shine.
- Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
The logs flamed brightly.
- Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.