parlat

listen to the pronunciation of parlat
التركية - الإنجليزية
{f} gloss

The girl bought some lip gloss at the convenience store. - Kız marketten bir dudak parlatıcısı satın aldı.

{f} burnished
{f} polished

My brother polished the silver. - Erkek kardeşim gümüşü parlattı.

The diamond in this ring is polished. - Bu yüzükteki elmas parlatılır.

burnish
{f} polish

I polished up the floor and furniture. - Zemini ve mobilyayı parlattım.

My brother polished the silver. - Erkek kardeşim gümüşü parlattı.

brighten

Sami's smile brightens my day. - Sami'nin gülümsemesi günümü parlatıyor.

shined

Susan shined her father's shoes. - Susan babasının ayakkabılarını parlattı.

She had her shoes shined. - O, ayakkabılarını parlattı.

refurbish
parla
shone

The stars shone in the sky. - Yıldızlar gökyüzünde parladı.

The sun shone brightly. - Güneş parlak bir şekilde parladı.

parla
{f} shine

Susan shined her father's shoes. - Susan babasının ayakkabılarını parlattı.

Give my shoes a good shine. - Ayakkabılarımı iyice parlat.

parla
{f} glisten
parla
{f} blaze
parla
{f} sparkle

Mary's eyes sparkled like diamonds. - Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.

Her eyes sparkled like diamonds. - Onun gözleri elmas gibi parladı.

parla
{f} shining

That actress is the shining star in the company. - O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.

The child talked with his eyes shining. - Çocuk parlayan gözlerle konuştu.

parla
{f} glistening
parla
flame

The logs flamed brightly. - Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.

parla
coruscate
السويدية - التركية

تعريف parlat في السويدية التركية القاموس.

pärla
boncuk
pärla
sedef
pärla
inci
الإيطالي - التركية

تعريف parlat في الإيطالي التركية القاموس.

parla
konuşuyor

Sen kimsin ki benimle böyle konuşuyorsun? - Chi sei tu per parlarmi in questo modo?

Onlar müzik hakkında konuşuyorlar. - Loro parlano di musica.