You should put this phrase in parentheses.
- Bu ifadeyi parantezler içine koymalısın.
You should put parentheses around this phrase.
- Bu ifadenin etrafına parantezler koymalısın.
He has lots of money.
- O aşırı para harcıyor.
How much money do you want?
- Ne kadar para istiyorsun?
He's raking in the cash.
- O, çok para kazanıyor.
Many people use cash machines to withdraw money.
- Pek çok insan para çekmek için nakit para çekme makineleri kullanıyor.
Tom lives beyond his means.
- Tom kazandığından çok para harcıyor.
They live beyond their means.
- Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar.
She's rolling in dough.
- O çok para kazanıyor.
That dude is rolling in dough.
- Şu arkadaş para içinde yüzüyor.
The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Eski İtalyan para birimi liretti ve sembolü ₤ idi. Liret Türk lirasıyla alâkalı değildir.
The Italian paid for his coffee in Germany with Greek euro coins.
- İtalyan, Almanya'da kahvesi için Yunan euro parası ile ödeme yaptı.
Eric who was a weak prince issued a bad coinage which excited great discontent among the Danes.
- Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı.
When do you think his funds will run out?
- Onun parasının ne zaman biteceğini düşünüyorsun?
IMF stands for International Monetary Fund.
- IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.
A household is a group that shares the same living space and finances.
- Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.
You worship money because you believe in capitalism.
- Kapitalizme inandığın için paraya tapıyorsun.
Mr. Morita started a business by using borrowed money as capital.
- Bay Morita sermaye olarak borç para kullanarak bir işe başladı.
The man claimed he didn't take the money.
- Adam parayı almadığını iddia etti.
Jane went to the bank to take out some money.
- Jane biraz para çekmek için bankaya gitti.
We all chipped in to buy our teacher a birthday present.
- Hepimiz öğretmenimize bir doğum günü hediyesi almak için para verdik.
How can Bill Gates be the the world's richest man if he gave away all of his money?
- Bill Gates parasının hepsini bağışladıysa nasıl dünyanın en zengin adamı olabilir?
If I had been rich, I would have given you some money.
- Zengin olsaydım, ben sana biraz para verirdim.
IMF stands for International Monetary Fund.
- IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.
Monetary donations are also welcome.
- Parasal bağışlara da açığız.
Tom is running short of funds.
- Tom para kaynağını tüketiyor.
When do you think his funds will run out?
- Onun parasının ne zaman biteceğini düşünüyorsun?
He had barely enough money to buy bread and milk.
- Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
When he had no money, he couldn't buy any bread.
- Parası olmadığı zaman hiç ekmek alamazdı.
Tom and Mary have jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience.
- Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.
If you want to go to Israel, you need many shekels. Water costs only 0,50 ₪.
- İsrail'e gitmek istiyorsan çok paraya ihtiyacın var. Su sadece 0,50 ₪.
My jacket has a secret pocket where I can hide money or other valuables.
- Ceketimin para veya başka şeyler saklayabileceğim gizli bir cebi var.
With the money Jack won from his lawsuit, he should be able to live on easy street.
- Jack davasından kazandığı parayla refah içinde yaşayabilmeli.
Green is the color of money.
- Yeşil, paranın rengidir.
The 5 yen coin is made from brass and the 10 yen coin is made from bronze.
- 5 yen bozuk para pirinçten yapılır ve 10 yen bozuk para bronzdan yapılır.
The five yuan coins are brass, and the ten yuan coins are made out of bronze.
- Beş yuan paralar pirinç, ve on yuan paralar bronz dışında yapılır.
I put my money in a purse.
- Paramı bir cüzdana koydum.
He has swords and purse.
- Onun kılıçları ve parası var.
Onun felci ilerliyor ve yakında yataktan çıkamayacak.
- His paralysis is progressing, and soon he won't be able to get out of bed.
Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var.
- This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.
Johnny, lütfen sondan bir önceki paragrafı oku.
- Johnny, please read the penultimate paragraph.
Provence iklimi üzerine bir paragraf yaz.
- Write a paragraph on the climate in Provence.
Tom paraşütçü askeri doktor olmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be a paramedic.
O bir paraşütçü asker miydi?
- Was he a paratrooper?