Yazıcıya kağıt lazım.
- The printer needs paper.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Bu bilet kâğıttan yapılmış.
- This ticket is made out of paper.
Ben sadece geri dönüştürülmüş kağıttan yapılmış tuvalet kağıdı alırım.
- I only buy toilet paper made from recycled paper.
On kağıt tabağın maliyeti bir dolar eder.
- Ten paper plates cost one dollar.
Kağıt, cam ve plastik geri dönüştürülebilir malzemelerdir.
- Paper, glass and plastic are recyclable materials.
Yazıcıya kağıt lazım.
- The printer needs paper.
Taro, dönem ödevi yazıyor.
- Taro is writing a term paper.
Bu akademik bildiride, Almanya ve Hollanda folklorlarını karşılaştırıyorum.
- In this paper, I compare the folklores of Germany and Holland.
Bügünkü gazete Başbakanın Amerikayı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.
- Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America.
O, her sabah gazete okur.
- He reads the paper every morning.
Bugünkü gazetede baş makaleyi okudun mu?
- Have you read the leading article in today's paper?
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
Onun raporu benimkine göre üstündür.
- His paper is superior to mine.
Dün bir rapor teslim ettim.
- I turned in a paper yesterday.
Daha fazla kağıt para kullanımını girdiği için değeri düştü.
- As more paper money came into use, the value fell.
Hiçbir hükümet arazisi kağıt para ile satın alınamıyordu.
- No government land could be bought with paper money.
O onun sınav kağıdını dikkatle inceledi.
- He attentively went over her exam paper.
O sınav kağıdını dikkatle gözden geçirdi.
- He revised his exam paper with attention.
Yazıcıya kağıt lazım.
- The printer needs paper.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.
- There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
Kitaplar kağıttan yapılırlar.
- Books are made out of paper.
Lütfen boş vaktinde bu evrakları incele.
- Please look through these papers at your leisure.
Tom ofisinde evrakları inceliyor.
- Tom is in his office looking over papers.
Bir not bir ataş ile belgeye tutturuldu.
- A note was attached to the document with a paper clip.
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
Evraklarını derhal teslim et.
- Hand in your papers at once.
O aşırı para harcıyor.
- He has lots of money.
O aşırı para harcıyor.
- He's got money to burn.
Daha fazla kağıt para kullanımını girdiği için değeri düştü.
- As more paper money came into use, the value fell.
Hiçbir hükümet arazisi kağıt para ile satın alınamıyordu.
- No government land could be bought with paper money.
Pek çok insan para çekmek için nakit para çekme makineleri kullanıyor.
- Many people use cash machines to withdraw money.
Babam vakit nakittir derdi.
- My father used to say that time is money.
Leyla, parası için Fadıl'ı canlı canlı yaktı.
- Layla burned Fadil alive for his money.
Tom arkasında bazı belgeler sakladı.
- Tom hid some papers behind his back.
Dosyadaki bazı önemli belgeler kayıp.
- Some important papers are missing from the files.
Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
- Mary went on a shopping spree after coming into some money.
Biz kimlik belgelerimizi güvenlik masasına göstermek zorunda kaldık.
- We had to show our papers at the security desk.
Sınav kağıtların Pazartesiye kadar teslim edilmelidir.
- Your test papers must be handed in by Monday.
Evrak çantam kağıtlarla doludur.
- My briefcase is full of papers.
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
Tüm evraklar bantlandı ve kasada muhafaza edildi.
- All the papers were taped up and kept in the safe.
After they reached an agreement, their staffs papered it up.
to paper the hallway walls.
paper tiger.
paper plane.
A book is made of paper.
- Books are made out of paper.
The company had paper profits of two million dollars, but everyone knew that depreciation neant they had really lost 10 million.
The League of Nations was by this time scarcely even a paper tiger, devoid of credibility since its divisions and pusillanimity had been so clearly laid bare following Mussolini's invasion of Abyssinia in the autumn of 1935.
Keep a good paper trail in case anyone asks you why you arrived at that conclusion.
paper-plane thrower.
The paperless walls of the bedroom looked grey and cheerless.
... simply as a different kind of paper which is on the screen, ...
... the secrets of making paper out of China into Europe, ...