panik

listen to the pronunciation of panik
التركية - الإنجليزية
panic

The train was derailed, and panic ensued. - Tren raydan çıktı, ve panik oldu.

There was widespread panic after the earthquake. - Depremden sonra yaygın bir panik vardı.

panic-stricken
panicky

Sami started to get panicky. - Sami paniklemeye başladı.

tailspin
panic struck
stampede
alarmed

We were quite alarmed. - Biz oldukça panik haldeydik.

Don't be too alarmed. - Çok fazla panik olmayın.

flap
scare

By the summer of 1920, the Red Scare was over. - 1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.

panics
panicked

Tom sounded slightly panicked. - Tom biraz paniklemiş görünüyordu.

Tom panicked when he heard the news. - Tom haberi duyduğunda panikledi.

panic stricken
panik atak
Panic attack

Sami had a panic attack. - Sami bir panik atak geçirdi.

Tom had panic attacks. - Tom panik atakları geçirdi.

panik içinde
panic
panik olmak
to panic
panik kırmak
slang to beat it, make tracks, scram, make oneself scarce
panik tepkisi
panic reaction
panik yapmak
alarm
panik yaratan
alarmist
panik yaratan
alarming
panik yaratan kimse
alarmist
panik yaratan kimse
scaremonger
panik yaratan kimse
panicmonger
panik yaratma
scaremongering
panik yaratmak
to create panic, arouse panic
panik yaratmak
to cause a panic
panik yaratmak
stampede
Panik atak
anxiety attack
panik yapmak
lose one's head
panik olmak
affect with panic
psikoz öncesi panik
(Pisikoloji, Ruhbilim) prepsychotic panic
التركية - التركية
Topluluğu kapsayan ani dehşet duygusu
Bir temele dayanmayan ani dehşet duygusu
Ani dehşet duygusu, büyük korku, ürkü
Topluluğu kaplayan ani dehşet duygusu, büyük korku, ürkü
Kolektif korku
ürkü
panik atak
Panik Atak, başta Panik bozukluk olmak üzere birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda görülen yoğun korku, kaygı, yoğun endişe karışımı bir nöbettir
panik atak
Hiçbir tehlike olmamasına karşın, kişiyi saran ani dehşet duygusu
panik olmak
Büyük korku yaratan bir olay birdenbire ortaya çıkmak
panik
المفضلات