Romanın son sayfasını henüz okumadım.
- I haven't read the final page of the novel yet.
Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
- Date of last revision of this page: 2010-11-03
Her markiz uşak sahibi olmak ister.
- Every marquis wants to have pageboys.
O, sayfaya bir işaret koydu.
- He put a mark on the page.
Bir sonraki sayfaya bakın.
- Look at the next page.
Prenses kendini bir komi olarak gizledi.
- The princess disguised herself as a page.
Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
- Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.
Birini çağırtmak istiyorum.
- I'd like to page someone.
I’ll be out all day, so page me if you need me.
the page of history.
An SUV parked me in. Could you please page its owner?.
The patient paged through magazines while he waited for the doctor.