It is their right to vote.
- Oy vermek onların hakkı.
He is not old enough to vote.
- O, oy vermek için yeterince yaşlı değil.
Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament.
- Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.
It's too late to vote now. The polls are closed!
- Şimdi oy vermek için çok geç. Seçim yerleri kapalı!
It's too late to vote now. The polls are closed!
- Artık oy vermek için çok geç. Sandıklar kapandı!
Ted wanted to vote for the communists.
- Ted komünistler için oy vermek istedi.
Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament.
- Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.
Some countries make voting compulsory.
- Bazı ülkeler oy vermeyi zorunlu kılar.
I won't be voting for Tom.
- Tom'a oy vermeyeceğim.
There was little question how they would vote.
- Nasıl oy vereceklerine dair küçücük soru vardı.
The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
- Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
It's too late to vote now. The polls are closed!
- Artık oy vermek için çok geç. Sandıklar kapandı!