oy verme

listen to the pronunciation of oy verme
التركية - الإنجليزية
{i} voting

Some countries make voting compulsory. - Bazı ülkeler oy vermeyi zorunlu kılar.

Some people think that the voting age should be lowered to 16. - Bazı insanlar oy verme yaşının 16'ya düşürülmesi gerektiğini düşünüyor.

polling
{i} poll

It's too late to vote now. The polls are closed! - Artık oy vermek için çok geç. Sandıklar kapandı!

oy vermek
vote

He is not old enough to vote. - O, oy vermek için yeterince yaşlı değil.

Tom is old enough to vote. - Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.

oy vermek
{f} ballot

Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament. - Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.

oy ver
{f} vote

The new law will deprive religious minorities of their right to vote. - Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.

Who did you vote for in the election? - Seçimde kime oy verdin?

oy vermek
cast one's vote
oy vermek
(deyim) go to polls
oy vermek
give vote
oy vermek
to vote, to cast one's vote
oy vermek
poll for
oy vermek
poll

It's too late to vote now. The polls are closed! - Şimdi oy vermek için çok geç. Seçim yerleri kapalı!

It's too late to vote now. The polls are closed! - Artık oy vermek için çok geç. Sandıklar kapandı!

oy vermek
plump for
oy vermek
vote for

Ted wanted to vote for the communists. - Ted komünistler için oy vermek istedi.

Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament. - Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.

oy vermek
cast a vote
oy verme
المفضلات