Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Tom elini onun kalbinin üstüne koydu.
- Tom put his hand over his heart.
Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
- Kate spread the cloth over the table.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
- The party was all but over when I arrived.
Her şey bitmiş sayılmaz.
- It ain't over till it's over.
Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
- Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
- She wept over her son's death.
Borçları 1,000 doların üstündedir.
- His debts amount to over $1,000.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
İlkbahar bitti ve yaz geldi.
- Spring is over and summer has come.
Lütfen doğum gününün bittiğini söyleme.
- Please don't say your birthday is over.
O başladığı işle çok çok fazla para kazanıyor.
- She's making money hand over fist with the business she started.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Teslim etmeden önce kağıdını baştan sona oku.
- Read over your paper before you hand it in.
Baştan sona kapıyı beyaza boyadı.
- He painted the door over white.
Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
- The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world.
Kahvaltıdan kalan sütü içtim.
- I drank the milk that was left over from breakfast.
Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
- The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.
- Tom heard a helicopter overhead.
Satın almadan önce evi iyice inceledik.
- We went over the house thoroughly before buying it.
Onu iyice düşünmem için bana biraz zaman ver.
- Give me some time to think it over.
Onu yapmamanı sana tekrar tekrar söyledim.
- I've told you over and over again not to do that.
Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?
- Do I have to do it over again?
Bir fincan kahve içerken sorun hakkında sohbet ettik.
- We talked about the question over a cup of coffee.
Tom Mary'nin onun hakkında konuştuklarına kulak misafiri oldu.
- Tom overheard Mary talking about him.
Sen bu iş için gereğinden fazla niteliklisin.
- You're overqualified for this job.
Bu iş için gereğinden fazla kalifiye olduğumu söylediler.
- They said I'm overqualified for that job.
Eldeki bir kuş yukardakinden daha emniyetlidir.
- A bird in hand is safer than one overhead.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Açıkçası, ben fazlaca endişeli değilim.
- Frankly, I'm not overly concerned.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
- Tom pulled his cap down over his eyes.
Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.
- I'll never overlook your mistakes again.
Fadıl'ı bir daha kaybetmek istemiyorum.
- I don't want to lose Fadil all over again.
En zor bölüm şimdi bitti.
- The hardest part is over now.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
- Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
Ben eminim Tom onun üstünden aşacak.
- I'm sure Tom will get over it.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
Ekim ayının bitmek üzere olduğuna inanabiliyor musun?
- Can you believe that October is almost over?
Öğretim yılı bitmek üzere.
- The school year is almost over.
O tamamen boyayla kaplanmıştı.
- He was covered all over with paint.
Liisa tamamen bunalmıştı fakat orada ona yardım edebilecek kimse yoktu.
- Liisa was completely overwhelmed, but there was no one there who could've helped her.
Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
- He got over the shock of his father's death.
Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
- Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Yeniden başlamalıyım.
- I have to start over.
Tom her yere baktı ama gizli kapıyı bulamadı.
- Tom looked all over, but he couldn't find the secret door.
Bir taşa takıldım ve yere düştüm.
- I tripped over a stone and fell to the ground.
Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.
- Dalida died from an overdose of sleeping pills.
Aşırı güvenden sakınmalısın.
- You should beware of overconfidence.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Dünyada yedi bini aşkın dil vardır.
- There are over seven thousand languages in the world.
O otuzu aşkın olamaz; o hâlâ yirmili yaşlarda olmalı.
- She can't be over thirty; she must still be in her twenties.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
- Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
- Over 300 people were arrested.
Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
- The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
Aç kedi çöpü mutfağın her yerine saçtı.
- The hungry cat scattered the trash all over the kitchen.
Babam hava yoluyla dünyanın her yerine seyahat etti.
- My father traveled all over the world by air.
Buraya dünyanın her yerinden turistler gelir.
- Tourists from all over the world come here.
Dünyanın her yerinden binlerce insan, NASA astronotu olmak için başvuruyor.
- Thousands of people from all over the world apply to become NASA astronauts.
O, 30 yaşın üstünde ama yine de mali açıdan ailesine bağlı.
- He's over 30 but still financially dependent on his parents.
Sami onu tekrar tekrar yineliyordu.
- Sami was repeating that over and over.
Sanırım o artık bitti.
- I think it's over now.
Artık onun hakkında konuşmayalım.
- Let's not go over that again.
Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
- The tree was so tall that it towered over the garden wall.
Oradaki yüksek binayı görüyor musun?
- Do you see that tall building over there?
Kate hafta sonu boyunca Izu'da kalır.
- Kate stays in Izu over the weekend.
Tatil boyunca orada kamp yaptık.
- We camped there over the holiday.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Çocuk, çitin üzerinden atladı.
- The boy skipped over the fence.
Sanırım Tom aşırı derecede iyimser.
- I think Tom is overly optimistic.
Ben o konuda aşırı derecede endişeli değilim.
- I'm not overly concerned about that.
Over meatloaf and mashed potatoes (being careful not to talk with his mouth full), Stanley told about his adventure.
The latest policy was over-conservative.
Let's go over scene 3 from the top.
I think I’m over my limit for calories for today.
Let's walk over the hill to get there.
Sales are down this quarter over last.
How do you receive? Over!.
He bent over to touch his toes.
Climb up the ladder and look over .
Can I sleep over?.
I'll bring over a pizza.
standard cash count forms used to record the count and any overs or unders.
I lost my paper and I had to do the entire assignment over.
four over two equals two over one.
He is finally over his ex-girlfriend.
I moved over to make room for him to sit down.
The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.